3 Eylül 2014 Çarşamba

BİR ÖFKENİN YANSIMASI

Dizinin senaristi Vural Yaşaroğlu da bir Gültepeli. Ekran için bir Gültepe hikâyesi yazmasının sebebi aslında tam da bu. 20 yaşına kadar Gültepe’de yaşayan Yaşaroğlu doğduğu semt yüzünden ötekileştirmeyi hayatının her alanında fazlasıyla yaşadığını anlatıyor: “Basit bir örnek vermem gerekirse benim yaşadığım zamanlarda Gültepe’de lise yoktu. Ortaokulu bitirdikten sonra mecburen başka bir semtin lisesine kayıt yaptırmalıydınız. Ama liseler sadece kendi semtlerinde yaşayanları alıyordu. Liseye kaydolmak için binbir takla atmış, araya tanıdıklar koymuştuk. Annem bu yüzden günlerce ağlamıştı. Tabii sırf bu sebepten liseye gidemeyen pek çok arkadaşımız vardı. Mesela Alsancak’tan taksiye binip ‘Gültepe’ye çıkmak istiyorum’ derseniz taksici kabul etmez ‘Eğer oraya gidersem başıma iş alırım’ diye düşünürdü. Aslında Gültepe’de korkulacak bir şey yoktu. Bu tamamen bir  ötekileştirmeydi. Orada yaşayan insanlar olumsuz önyargılarla damgalanmış, toplum tarafından dışlanmaya mahkûm bırakılmıştı. Oysa Gültepe emekçilerin ve emeğe değer veren, birbirine kenetlenmiş insanların yaşadığı bir mahalleydi. Aşağı olarak tanımlayabileceğimiz Alsancak, Karşıyaka gibi semtlerde görülemeyecek dostlukların yaşandığı ve komşuluğun samimiyetle hüküm sürdüğü bir yerdi. Hâlâ da öyle. Hâlâ İzmir’de yaşayıp Gültepe’yi bilmeyenler var. Bugün Gültepe sokaklarında ‘Bize Allah Yeter’ yazıyorsa bu bir çığlığın sesidir. Dışardan göründüğü gibi arabesk bir söylemin çok dışında ötekileştirilmeye duyulan öfkenin yansımasıdır.”  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder